35 yaşındaki Zeynep, hayatında beklemediği bir dönemeçle karşılaştı. Genç yaşta göğsünde hissettiği küçük bir kitle, birkaç hafta içinde tüm vücuduna yayılan bir kanser tanısına neden oldu. Zeynep'in hastalığı yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda duygusal olarak da büyük bir yük taşıyordu. Şimdi, "sessiz katil" olarak adlandırdığı bu hastalığın getirdiği zorlukları ve mücadele etme yöntemlerini paylaşmak istiyor.
Zeynep, 2022 yılının ortalarında göğsünde bir kitle fark ettiğinde, hayatının akışının değişeceğinden habersizdi. Öncelikle bunu önemsiz bir durum olarak değerlendirdi. “Herkesin başına gelebilecek basit bir şeydir. Neden bu kadar panik yapayım ki?” diye düşündüğünü belirtiyor. Ancak zamanla büyüyen kitle, izlenmesi gereken bir durum haline geldi. Birkaç hafta sonra doktorunun kapısını çaldığında, beklenmedik bir haber ile karşılaştı; kanser. Meme kanserinin çok çeşitli türleri olduğunu ve her birinin farklı seyirlere sahip olduğunu söyleyen Zeynep, tedavi sürecinde geçirdiği zorlu dönemi şu şekilde aktarıyor: “Doktorum, bu durumun sadece fiziksel değil, duygusal olarak da mücadele etmemi gerektirdiğini söyledi. Bu, benim için bir savaş gibiydi.”
Meme kanserinin vücudunun diğer bölgelerine, özellikle lenf nodlarına yayılması, Zeynep için çarpıcı bir dönüşüm sürecinin başlangıcı oldu. “Bedenim, düşündüğüm kadar sağlıklı değildi” itirafında bulunuyor. Aynı zamanda kanserin “sessiz bir katil” olduğunu vurguluyor; çünkü zamanla yayılmasını göz ardı etmek oldukça kolay. “Erken teşhis çok kritik. Herkesin bu konuda daha dikkatli olması gerekir” diyor. Kendisi gibi birçok genç kadının da bu hastalığın tehdidi altında olduğuna inanan Zeynep, kanserin sadece yaşlı insanlara hitap etmediğini ön plana çıkarıyor. Tedavi sürecinde karşılaştığı yan etkilerle başa çıkma yollarını bulmaya çalışırken, destek gruplarının önemini de keşfetti. “Bazen sadece birinin benimle dertleşmesi yeterli oluyordu” diye ifade ediyor.
Zeynep, yaşadığı bu deneyimle birlikte, yaşam felsefesi hakkında da bazı değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Sağlıklı beslenme, yoga ve meditasyon gibi zihinsel ve fiziksel sağlığı destekleyen alışkanlıklara yöneldi. “Daha önce düşündüğümden çok daha fazla ruh sağlığımın, fiziksel sağlığımı etkilediğini gördüm” diyor. Bu süreçte, birçok insanın sadece bedensel açıdan değil, ruhsal açıdan da nasıl etkilenebileceğini vurgulamak istediğini belirtiyor.
Zeynep, kanserle olan savaşını sürdürüyor ve bu süreçte başkalarına ilham verme arzusunu dile getiriyor. Bordo rengi simgesi ile meme kanserine dikkat çekmek amacıyla başlattığı sosyal medya kampanyası, birçok kadının her gün yaşadığı endişeleri ve mücadeleleri dile getirmeye yönelik bir adım oldu. “Bu hastalık yalnızca bedeni değil, ruhu da sarıyor. Herkesin sesini duyurması ve birbirine destek olması gerekiyor” diyor. Sadece kendi hikayesini paylaşmakla kalmayan Zeynep, diğer genç kadınları düzenli muayene olmaya ve belirti hissettiklerinde doktorlarına başvurmaya teşvik ediyor.
Her geçen gün zorluklarla dolu ama bir o kadar da umut dolu bir mücadele veren Zeynep, “Hastalığım beni güçlü yaptı, ama aynı zamanda kırılganlık da öğretti. Kendime karşı empati duymayı, başkalarına karşı daha anlayışlı olmayı öğrendim” sözleriyle mücadele ruhunu gözler önüne seriyor. Bu yaşanmışlıkları ile hem kendi hayatını hem de başkalarını etkilemeyi amaçlıyor. Kendi hikayesinden yola çıkarak, genç kadınların dikkatini meme kanseri üzerinde yoğunlaştıran Zeynep, “Kadınlar olarak birbirimizi daha fazla desteklemeliyiz” mesajını veriyor.
Son olarak, Zeynep, kanserle mücadele sürecinin asla yalnız bir yolculuk olmadığını belirtiyor. Ailesinin, arkadaşlarının ve destek gruplarının verdiği destek sayesinde bu aşamaları atlatmakta daha güçlü hissettiğini ifade ediyor. “Hepimiz bu dünyada bir parça umut taşımak zorundayız. Hikayemiz ne olursa olsun, başkalarına ilham vermek için buradayız” diyor ve yaşadığı deneyimle başkalarına dokunabilmeyi umuyor.
Bu cesur kadın, zorluklarla dolu bir yolculuğu paylaşarak, kanserle mücadelede daha fazla ses çıkarma çağrısında bulunuyor. Zeynep’in hikayesi, yalnızca bireysel bir mücadele değil, aynı zamanda toplum olarak kanserle savaşmanın ve birbirimize destek olmanın önemine dair bir hatırlatma niteliği taşıyor.