Uzun yaşam herkesin hayalini süsleyen bir kavram olsa da, kadim bir bilgelik ve deneyimle elde edilen gerçekler her zaman daha değerlidir. Son dönemde sosyal medyada viral hale gelen bir video, 100 yaşına basmış iki kadının uzun ve sağlıklı yaşamın sırlarını merak uyandıran bir şekilde ortaya koymasıyla dikkat çekti. Her ikisi de neredeyse bir asır boyunca yaşamış olmalarına rağmen, diyet ve egzersiz gibi geleneksel 'sağlıklı yaşam koşulları' yerine farklı ve ilginç yaklaşımlar benimsemiş durumdalar. İşte bu iki kadının uzun yaşam sırları ve uyguladıkları yaşam felsefesi.
İlk olarak, 100 yaşını devirmiş olan kadınlardan biri, doğayla olan derin bağını vurguluyor. Gündelik yaşamını doğayla iç içe geçirerek geçirdiğini, bahçede çalışmaktan ve doğal ürünler yetiştirmekten büyük mutluluk duyduğunu belirtiyor. “Doğada geçirdiğim zaman, ruhumu dinlendiriyor ve bedenime enerji veriyor. Hiçbir şey bir ağaçla konuşmanın verdiği rahatlatıcı etkiyi veremez,” diyor. Bu yaklaşım, onun hem zihinsel hem de fiziksel sağlığını korumasında önemli bir rol oynadı gibi görünüyor.
Doğada vakit geçirmenin stresi azaltma, bağışıklık sistemini güçlendirme ve genel ruh halini iyileştirme yönündeki bilimsel bulgular, onun yaşadığı deneyimlerle çelişmiyor. İçinde yaşadığı doğanın sunduğu yeşil alanlar, şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzakta, mental dinginliği sağlıyor. 100 yıllık hayatının büyük bir kısmını sade ama doğal bir yaşam tarzı benimseyerek geçiren bu kadın, “Mutluluğun sırrı, sevdiğin şeyleri yapmaktır,” diyor.
Diğer yüzyıllık yaşam deneyimine sahip kadın ise, sosyal ilişkilerin ve bağların önemine vurgu yapıyor. Arkadaşlıkların, aile bağlarının ve toplumsal iletişimin, uzun bir ömür sürmenin temel taşları olduğunu ifade ediyor. “Hayatın her anında etrafınıza sarılacak bir dost, paylaşacak bir anı aramak, insanı hayata bağlıyor. Yalnızlık, en büyük düşmanımdır,” diyor. Bu ifadesiyle günümüzde birçok insanın ihmal ettiği sosyal bağlantıların, ruh sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor.
Yüzyılı devirmiş bu kadınlar, sağlıklı beslenme ve egzersizi bir kenara bırakırken, sosyal bağların, sevginin ve doğayla olan ilişki kurmanın aslında yaşam kalitesini artıran ve uzun yaşamın anahtarı olan öğeler olduğunu gösteriyor. Araştırmalar, sağlıklı sosyal ilişkilerin ruh halini iyileştirdiğini ve yaşam süresini uzatabileceğini destekliyor. Sosyal etkileşim, stres seviyelerini düşürerek, kalp sağlığını destekliyor ve genel refahı artırıyor; bu da bu kadının görüşlerini akla yatkın kılıyor.
Geri dönüş ve nostalji sever bir yaşam tarzı benimseyen her iki kadın da, modern yaşamın stresinden uzak durmanın yollarını bulmuş. “Yavaş yaşamak, anın tadını çıkarmak ve basit şeylere değer vermek önemlidir” diyerek, sağlıklı bir yaşam tarzının karmaşık diyetler veya yoğun spor programları gerektirmediğini savunuyorlar. Hayatın basit ve keyifli yönlerine odaklanarak, sevdikleriyle geçirdikleri anılar biriktiriyor ve bu sürecin uzun, anlam dolu bir yaşamın kapılarını açtığını savunuyorlar.
100 yaşında bu iki kadın, bizlere önemli mesajlar veriyor. Sağlıklı yaşamın sırrı, her bireyin kendine özgü ihtiyaçlarını tanıması ve bunlar üzerinde durmasıdır. Uzun yaşam istemek, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeyi hedefleyen herkes için bir ilham kaynağı olabilir. Diyet ve egzersizin ötesinde, doğayla olan ilişkiyi güçlendirmek, sosyal bağları kuvvetlendirmek ve hayatın tadını çıkarmak, uzun yaşamın gerçek anahtarlarıdır. Bu iki kadının hikayesi, sağlıklı yaşamın nasıl farklı yollarla sağlanabileceğine dair zihin açıcı bir perspektif sunuyor.
Unutulmamalıdır ki yaşam, sadece sayılardan ibaret değildir. Her gün yeni bir fırsattır. Bu yüzden, ilişkilerinizi besleyin, doğaya çıkın ve anın tadını çıkararak yaşayın. 100 yaşındaki bu iki kadın gibi, sağlıklı ve uzun bir yaşam için hem bedensel hem de ruhsal dengeyi bulmak mümkündür. Ancak bu dengeyi sağlamak, kişisel bir yolculuktur ve her birey bu yolculukta kendi yöntemlerini bulmak adına cesur adımlar atmalıdır.